Heves Yorgunu

Ocak 30, 2017 Begüm 0 Comments



Her şeyin bir gün yok olacağını düşünmek, içimdeki dibini göremediğim boşluğu daha da derinleştiriyordu.

Önceden çok istediğim ve gerçekleşmiş olanların, su sıralar gözümde hiçbir kıymetinin kalmadığını gördükçe geleceğe adım atma isteğim yitip gidiyordu.

Benim elde etmek için bin bir çaba içine girmem gereken şeylere, yaşıtlarımın parmaklarını dahi oynatmadan sahip olmaları bütün isteğimi kırıyordu.

Aşmam gereken o kadar çok engel vardı ki kazanacağımın harcadığıma karşılık gelemeyecek olması baştan yenilgiyi kabullendirmişti.

Doğrusu o engelleri aşabileceğimden de şüphem vardı.

Ömrümün boşa geçtiği düşüncesi beni yiyip bitiriyordu ama uğruna dakikalarımı vereceğim bir anlam da bulamıyordum.


Çocukluğumdan beri koşmayı çok severdim; tabanlarına basarak hızlanmayı, varmak istediğin yere odaklanmayı, bulunduğun yeri arkanda bırakmayı, değişimi hızlıca gerçekleştirmeyi çok severdim işte.

Öyle tutkuyla koşmak gelirdi hep içimden ama 'hızlı koşan çabuk yorulur' diye bir kaide varken, vaktimin çoğu koşmak yerine soluk soluğa nefeslenmekle yani yorgunlukla geçerdi.

Heves yorgunuydum ben.

Bu yorgunluk zamanlarında hedeflerimi değersizleştiriyordum ya da ulaşmanın zorluğuna kendimi inandırıyordum.

Ama yıllar sonraki halim, her vazgeçişimde beni kendine çeker ve beni biraz daha kendine benzetirdi.

Bu döngü böyle sürüp gidecekti, ta ki gelecekte bir ben kalmayana ve o beni çekmeyene dek.

0 yorum: